24 Haziran 2009 Çarşamba

Müslüman Olan Papaz Adam Neuser

16`ncı asır Avrupası din hürriyeti bakımından tam bir cehennem ve zindan idi. Gerek Katolikler, gerekse Protestanlar fanatikçe hareket ediyor ve dini inançları yüzünden insanları katl ediyor, diri diri ateşte yakıyordu. Bunlardan biri Michel Servet idi. 1553 tarihinde reform kilisesinin kurucusu Calvin tarafından Cenevre`de yaktırılarak idam edilen bu alimin büyük suçu, Allah birdir demiş olmasıydı. O, Hazret-i İsa`nın Hıristiyanların sandığı gibi tanrı olmadığını söyleyerek şirk inancını reddetmişti.
O asırda, Teslis (Üçleme) inancını reddeden Katolik papazı ve alimi Adam Neuser Heidelberg`te vaizlik yapmaktaydı. Bu zat Kur`an`ı okumuş, İslam hakkında doğru bilgiler edinmişti. Teslis Hıristiyanlığının Hazret-i İsa`nın dini olmadığını, bu inancı Pavlos`un çıkarttığını anlayınca gerçek din olan İslam`ı seçmişti. Ancak o devirde Avrupa`da bu yeni ve doğru inancını açıklaması mümkün değildi. Koyu bir fanatizmin ve hoşgörüsüzlüğün hüküm sürdüğü Hıristiyan ülkelerinden göç etmesi, Darülislam`a gitmesi gerekiyordu. Neuser bu maksatla, Osmanlıların padişahı ve Müslümanların halifesi Sultan ikinci Selim`e bir mektup gönderdi. Bu mektup Avusturya İmparatoru Maximillian`ın eline geçti, Neuser iki arkadaşıyla birlikte tutuklanıp hapse atıldı. 17 Temmuz 1570`te hapisten kaçmayı başardı, ancak tekrar yakalandı. İkinci kaçış denemesinde de başarısız oldu. Onun ve arkadaşının davaları iki yıl sürdü ve onlardan Sylvan`ın idamına karar verildi. Neuser bir yolunu buldu ve ilahi inayetin yardımı ile tekrar kaçtı. Bu sefer İstanbul`a ulaşmayı başardı. Resmen ve alenen Müslüman oldu, kendisine tercümanlık hizmeti verildi.
Neuser`in Sultan İkinci Selim`e hitaben yazdığı mektup halen Heidelberg arşivlerinde muhafaza edilmektedir. Aşağıda bu mektubun tercümesini okuyacaksınız. Bu tercüme, Muhammed`Ata ur-Rahim`in `JESUS: A Prophet of İslam` (Hazret-i İsa, bir İslam PEYGAMBERİ) adlı kitabından (s. 123-126) Türkçeye çevrilmiştir.
`Almanya`da bir Hıristiyan olarak doğan ve bugün Almanya`nın en bilgili insanlarının yaşadığı Heidelberg`de vaizlik ünvanına erişen ben Adam Neuser, siz Yüce Efendimiz`e, tebaanızın ve Allah`a inanan insanlarınızın arasına kabulüm için Allah ve Peygamber aşkına (selam O`nun üzerine olsun) bütün samimiyetimle yalvarıyorum. Allah`ın sonsuz kudretine and olsun, görüyorum, biliyorum ve bütün kalbimle inanıyorum ki, sizin inancınız ve dininiz haktır, temizdir ve Allah indinde makbuldür. Hıristiyanlık`tan çıkıp ihtida edişimin, cemaatimin içinden pek çok insanın sizin inancınıza ve dininize sarılmasına yol açacağını çok iyi biliyorum: Çünkü daha sonra size bizzat anlatacağım gibi, aralarında en bilgili ve akıl sahibi olanlardan benimle aynı duyguları paylaşanlar var ve ben Maide Suresi`nde bahsi geçen kişilerden olduğumu kesinlikle biliyorum.
`Mü`minlere meveddet bakımından en yakın olanların `Evet, biz Hıristiyanlarız` diyenler olduğunu göreceksin. Çünkü onların içinde bazı keşişler ve rahipler gurur ve kibir taslamazlar. Ve Resul`e vahy edileni duyduklarında ondaki gerçek dolayısıyla gözlerinin yaşla dolduğunu görürsün. Onlar şöyle der: `Ey Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizi şahitlerle birlikte yaz.` Rabbimizin bizi salihler zümresi içine katmasını niçin istemeyelim? Niçin Allah`a ve bize ulaşan gerçeğe iman etmeyelim?` (Maide, 82-84)
Ey büyük Sultan, bilin ki; Kur`an`ı zevk duyarak okuyorum ve Peygamberimizin getirdiği dinin hak olduğuna Allah`ın huzurunda şahadet ediyorum. Bu sebeple beni dinlemeniz ve Allah`ın inayetiyle hakka nasıl ulaştığımı anlamanız için Allah ve O`nun peygamberi aşkına (selam üzerine olsun) size yalvarıyorum.
Ancak her şeyden önce zina, hırsızlık ve cinayet gibi işledikleri suçlar yüzünden kendi memleketlerinde emniyetleri olmayan ve korunma isteyen Hıristiyanlardan olmadığımı ve daha bir yıl öncesinde sizden iltica talebinde bulunmaya karar verdiğimi bilmenizi isterim. Bu amaçla yollara düştüm ve Presburg`a ulaştım; ancak Macar dilini konuşamadığımdan daha ileri gidemedim ve eğer bir suçtan ötürü kaçmış olsaydım geri dönemeyeceğim memleketime dönmek zorunda kaldım. Dininizi seçerken kimsenin baskısına uğramadım; hem Müslümanlardan bu kadar uzakta ve hiçbirini tanımazken bu dediğim nasıl mümkün olabilir ki?
Bu yüzden Yüce Efendimiz, beni esir düşüp kendi rızaları olmadan dininize giren ve fırsatını bulup kaçtıklarında eski inançlarına dönen Hıristiyanlardan saymasınlar. Yüce Efendimizin söyleyeceklerime kulak verip gerçek hikayemi öğrenmesi için bir kez daha yalvarıyorum.
İmparator`dan sonra Almanya`da en güçlü prens olan Eyalet Reisi tarafından Heidelburg Üniversitesi kürsüsüne vaiz olarak atandıktan sonra, dinimiz Hıristiyanlık`taki uyuşmazlıkları ve kopuklukları uzun uzun düşündüm: Bizim dinimize mensup insan adedince farklı kanaatler vardır. Peygamber İsa Mesih`ten itibaren Kutsal Metinleri yorumlayan müfessirlerin dediklerini bir yana bırakarak yalnız Hz. Musa`nın emirleri ve İncil üzerinde yoğunlaştım. Daha sonra, kendimi ve cemaatimi yanlış yola sürüklemekten korkarak bana doğruyu göstermesi için Allah`a bütün samimiyetimle yalvardım. Allah `Tek Tanrı`ya Niyaz` metinlerini bana göstermeyi murad etti ve ben bu metinler hakkında Hıristiyanların yanlış yere iddia ettikleri gibi İsa Mesih`in getirdiği dinde kendisinin Allah olduğunu söylemediğini ve aslında her şeyin dizgininin tek bir Allah`ın elinde olduğunu ispatladığım bir kitap yazdım. Bu kitabı Yüce Efendimiz`e ithaf ettim ve en alim Hıristiyanların bile yazdıklarımı yalanlayamayacağından eminim. Allah`a ortak koşmam mümkün mü? Hz.Musa insanları bundan men etmişti ve Hz. İsa asla böyle bir şey söylemedi. Allah`ın lütfuyla imanımı kuvvetlendirdikten ve daha önce Yahudilerin yaptığı gibi Hıristiyanların da İsa Mesih`i sömürdüklerini anladıktan sonra Hıristiyanlıkta ifsat edilmemiş tek şey bulunmadığına, bütün inançlarının çarpıtıldığına karar kıldım. Çünkü kendi elimle yazdığım ve siz Yüce Efendimiz`e sunmak istediğim kitabımda dediğim gibi Musa`ya ait bütün metinleri ve İncil`i sapkın yorumlarıyla çarpıttıklarını gördüm. Hıristiyanların Musa`nın emirlerini ve İncil`i çarpıttıklarını söylerken kelimeleri ve manayı kastediyorum. Çünkü Hz. Musa`nın, Hz. İsa`nın ve Hz.Muhammed`in tebliğ ettiği aynıydı ve hiçbir zaman çelişmiyordu. Kur`an, Hz.Musa ve Hz. İsa`ya aşikare şahitlik ediyor; ancak bilhassa Hz. Musa`nın emirlerini ve İncil`i sapkın yorumlarıyla çarpıtmalarının üstünde duruyor. Allah`ın kelamı, hakiki manada yorumlanabilseydi Yahudiler, Hıristiyanlar ve Türkler arasında farklılık olmazdı. İşte bu yüzden Kur`an`ın sıklıkla tekrar ettiği bu durum ve Hz.Muhammed`in getirdiği din, bütün yanlış yorumlamaları ortadan kaldırıp Allah Kelamı`nın hakiki manasını tebliğ ediyor.
Allah`ın inayetiyle tek bir Allah olduğunu anladıktan sonra İsa Mesih`in tebliğ ettiği hakikatlerin olması gerektiği gibi öğretilmediğini ve Hıristiyanların bütün ibadetlerinin asıl şekillerinden uzaklaştırıldığını gördüm ve koca dünyada bu fikirleri taşıyan tek kişi olduğumu düşünmeye başladım. Kur`an`la tanışmamıştım ve biz Hıristiyanlar arasında Hz.Muhammed`in getirdiği dinle ilgili öyle çirkin, öyle rezil laflar edilir ki, Kur`an`ın adı geçtiğinde insanlar korkuyla ürperip kendilerinden geçerler. Yine de binlerce kez şükürler ettiğim bir vesileyle Yüce Kitap elime geçti.
Siz Yüce Efendimiz ve saltanatınız için dualarımda Allah`a yalvarıyorum.Bu hakikatleri cemaatime tebliğ etmek için her yolu denedim ve söylediklerime aldırmamaları durumunda görevimden istifa edip size sığınmaya karar verdim. Bütün kilise ve okullarda münakaşa çıkarıp inancımızı savundum ve sonunda istediğimi elde ettim: Çünkü meseleyi öyle bir noktaya getirdim ki imparatorluğun bütün eyaletlerinde duyuldu ve bazı alim kişileri de kendi tarafıma çekmeyi bildim. Eyalet Reisi(İmparator Maximillian`ın saldırısından çekindiğinden) beni görevimden aldı!` (1) (Adam NEUSER)
*
Hıristiyan misyonerlerinin cirit attığı ülkemizde, Teslis dininden Tevhid dinine geçen Adam Neuser ve diğerleri hakkında maalesef ilmi araştırmalar yapılmamakta, makaleler ve kitaplar yazılmamaktadır. Müslümanlar, yazık ki, yazılı kültür konusunda çok zayıf durumdadır.
Tarih ve ilahiyat fakültelerinden birinde, yüksek lisans veya doktora yapacak genç bir araştırıcıya konu olarak Neuser verilse, Avrupa`daki ve Türkiye`deki arşivler taransa, şimdiye kadar bu konuda yazılmış olan metinler ve bilgiler bir araya getirilse ve güzel bir çalışma yapılsa ne iyi olur.
Adam Neuser tek değildir, Teslis`i reddederek İslam`ı seçen papazların listesi uzundur. Gönül arzu eder ki, bunların hayatları ve nasıl ihtida ettikleri yazılsın ve birkaç ciltlik bir külliyat oluşturulsun.
Ülkemizdeki agresif Protestan misyonerleri para dağıtarak, Batı`ya göç etme imkanı temin ederek, çocuklarına tahsil fırsatı tanıyarak bir takım vatandaşlarımızı kendi dinlerine çekmişlerdir. Ancak bunların içinde bir tek Müslüman din alimi yoktur. Onlardan ise nice papaz İslam`ı seçmiştir.
Hiçbir bilgili, inançlı, şuurlu Müslüman Tevhid inancını bırakarak Teslis inancını kabul etmez; Hazret-i Adem`den beri hak din olan İslam`ı bırakarak kul yapısı başka dinlere girmez.
Zaten Müslüman olmayan, yahut İslam`dan uzaklaşmış ve kopmuş bulunan birkaç marjinal kişinin Teslis dinine girmesi ile, Hıristiyanlığı çok iyi bilen ilim ve kültür sahibi papazların Müslüman olmaları bir değildir.
Şu anda İslam ile `Ümmet-i davet` (İslam`a çağrılması gerekenler) arasındaki en büyük engel, Müslüman dünyasının geri kalmışlığı, İslam`ı hakkıyla temsil edememesidir. Bu engel kalktığı ve Müslümanlar davet ve tebliğ vazifelerini hakkıyla yaptığı zaman, başta kilise papazları olmak üzere Hıristiyanlık aleminde kütlevi ihtidalar başlayacak, insanlar fevc fevc (akın akın) Hazret-i Muhammed`in, Hazret-i İsa`nın, Hazret-i Musa`nın, Hazret-i İbrahim`in ve diğer bütün peygamberlerin (hepsine salat ve selam olsun!) dinine gireceklerdir.
(1) Treaties Concerning the Mahometons, P. 215-223. A.Reland.
M.ŞEVKET EWYGİ
2005-12-06 Milli Gazete

Hiç yorum yok: