9 Temmuz 2009 Perşembe

MÜSLÜMAN OLAN BİZANSLI KOMUTAN

Bizans üzerine sefer
Hz.Peygamber s.a.s., Islam'm payidar olmasi ve insanligin kurtulmasi için, milâdi 7. yüzyilin iki emperyalist süper gücü olan Bizans ve Iran Imparatorluklarin çökmesi gerektigine isaret etmis ve daha hayatta iken, buralara savas açmistir. Bizans ve Iran: Bugünün Rusya ve Amerika'si, Avrupa'si ve Çin'i...
Bizans köyleri, kasabalari, sehirleri, teker teker Islâm Devleti'nin egemenligine giriyor: Halid b. Velid'in elinde teslim oluyorlardi... Resulullah s.a.s'in duasi gerçeklesmis, Halid Allah'in kilici (Seyfullah) olmustu... Koca Bizans kaleleri, âdeta onun ki liciyla yerle bir oluyordu. Bunlar hikâye de degildi... Nitekim iki süper devletten Bizans, her gün biraz daha küçülüyor, topraklarini, vatandaslarini Islam adaletine, yâni Allah'in kanunlarina terkediyordu.
Bu sekilde, tek gayeleri Allah'in kanunlarini her tarafa ha kim kilmaya matuf olan (4) Islam ordusu, bugünkü Ürdün sinirlari içerisinde bulunan ve o zamanlar Bizans'in elinde bulunan Yermuk'a varmisti.
Islam ordusunda, 100'ü Bedir savasina istirak etmis olan (Bedrî) bin kadar sahabî vardi (5).
Iki ordu karsilasiyor
Islam ordusuyla kâfir ordusu karsi karsiya gelmislerdi. Her iki tarafin ordu komutanlari, ordularinin savas düzenine sokuyor, son taktiklerini veriyorlardi.Her iki ordu bu sekilde karsi karsiya gelince, Bizans ordu komutani George ordusunun saflarindan ayrilarak, her iki ordu arasinda durdu ve Islam ordu komutani Halid'i istedi. Halid, yerine Ebû Ubeyde Ibnu'l-Cerrâh'i birakarak, atini George'ye dogru sürdü. Her iki komutan birbirlerine o kadar yaklastilar ki, atlarinin boyunlan birbirine degiyordu (6).Iki davanin, ideolojinin, dünya görüsünün temsilcileri karsi karsiya gelmislerdi: Bir yanda Islam, öbür yanda Sirk ve Küfr!..Her iki komutan birbirlerine aman verip konusmaya basladilar. George söyle dedi:
- Yâ Halid, bana dogruyu söyle ve yalan söyleme! Çünkü hür olan yalan söylemez. Bana oyun oynamaya da kalkma, çünkü asîl olanlar, Allah rizasi için konusmak isteyene oyun yapmaz-lar. Allah'in sizin Peygamber'e gökten bir kiliç indirdigi ve Peygamber'in de onu sana verdigi, ve o kilici üzerlerine çekip savastigin her kavmi maglub ettigin dogru mu? Halid:- Hayir! dedi. George tekrar sordu:- O halde, niçin Seyfullah (Allah'in kilici) diye adlandinldin? Halid su cevabi verdi:
- Allahu teala bize Peygamberini gönderdi. O bizi Islam'a davet etti. Biz ise, ondan nefret edip, ondan uzaklastik. Sonra bir kismimiz ona inanip, tabi oldu, bir kismimiz da onu yalanlayip uzaklasti. Ben, onu yalanlayip, ondan uzaklasan ve onunla savasanlar arasindaydim. Daha sonra Allah kalplerimize hidayet verdi ve ona inandik. O zaman bana, "Sen, Allah'a baska güçleri ortak kosanlar -yâni O'na inandiklarini söyledikleri halde O'nun kanunlarina degil, kendi yaptiklari kanunlara tabi olanlar- üzerine çekilmis olan Allah kiliçlarindan bir kiliçsin!" dedi ve muvaffak olmam için dua etti. Böylece bana "Seyfullah" dendi. Ve ben, Allah'in yaninda baska güçler taniyan, onlara tabi olanlara karsi en siddetli savasan Müslümanlardan biriyim. George:
- Dogru söylüyorsun, dedi ve devam etti:
- Yâ Halid, beni neye davet ediyorsun? Halid söyle dedi:
- Allah disinda, itaat edilecek hiç bir ilâh, yani güç, yâni put, yâni makam, yâni kisi tanimadigina; Muhammedin, O'nun hem kulu, hem de Peygamberi olduguna inanmak ve bunu herkese karsi açikca ilân edip sehâdet etmek; Peygamber vasitasiyla Allah'tan gelen kanunlari ikrar edip uymak! George söyle sordu:
- Peki bu dediklerini kabul etmeyenlere ne yaparsimz? Halid su cevabi verdi:
- Teslim olurlarsa, onlardan cizye alir, inançlarina karismayiz ve Islam Devletine tabi olurlar. George devam etti:
- Cizye vermezlerse? Halid söyle dedi:
- Onlara savas açacagimizi söyler ve onlarla savasiriz! George tekrar sordu:
- Bugün dininizi kabul edip size katilanlarin Allah katinda mevkisi ne olur? Halid su cevabi verdi:
- Allah'in bize farz kildigi gibi, mevkisi bizimkiyle ayri olur. Güçlü olanimiz, zayif olanimiz; önce Müslüman olanimiz; sonra Müslüman olanimiz, hepimizin mevkisi birdir. George yine sordu:
- Yâ Halid, bugün sizin dininize girenin sevabi ile sizinki aynidir, demek mi istiyorsun? Halid:
- Evet, hatta bizden de üstündür! George:
- Nasil sizinle bir olur ki, siz ondan önce Müslüman oldunuz? Halid:
-Biz bu dine girip, Peygamberimiz s.a.s.'e biat ettigimizde, o aramizda yasiyordu. Ona Allah'tan haberler geliyor, o da bize teblig ediyordu. Bize öyle deliller gösteriyordu ki, bizim gördüklerimizi görenlerin, duyduklanmizi duyanlarin Müslüman olup, biat etmeleri tabii bir seydi. Size gelince; siz bizim gördüklerimizi görmediniz, duyduklanmizi duymadimz ve onda müsahe de ettigimiz harikalara sahit olmadiniz. Onun için, aranizdan, kim samimi bir niyet ve ihlâsla dinimize girse, o bizden üstün olur! George söyle dedi:
- Billâhi bana dogru söyledin, yalan söylemedin ve beni kendi fikrine çekmek için bir sey söylemedin. Halid:
- Billâhi sana dogru söyledim. Benim, ne senden ve ne de siz-en olan hiçbir kimseden korkum yok! Sana söylediklerimin dogru olduguna da Allah kefildir.
Bizans komutani Müslüman oldu
Bunun üzerine George,, "dogru söyledin" dedikten sonra, kalkanini ters çevirdi ve Halid'e yaklasarak, "bana Islam'i ögret" dedi.
Halid, George'yi karargâhina götürerek, üzerine bir tulum su döküp guslettirdi. Daha sonra da iki rekât namaz kildi.
George'nin Müslümanlar tarafina geçmesini hücum sanan Bizans askerleri saldiriya geçti ve savas basladi.
George Müslüman olmus, Halid'in yaninda, biraz önce komutani oldugu Bizans ordusuna karsi savasiyordu. Savas aksama kadar sürdü ve Islam ordusunun zaferiyle son buldu (7).
Savas meydaninda binlerce ölü ve sehit... Müslüman sehitleri ve kâfir ölüleri... Bir degillerdi tabii. Sehitler Allah için; ölüler ise Allah düsmani, yâni Islam nizamina düsmanlar için savasmisti. Ayni kefeye konamazdi bunlar! Kâfir ölüsüne nasil sehit, Müslümanla savasan kâfire nasil gazi denir? Müslüman sehitle, kâfir ölü, Müslüman gazi ile, savastan sag kurtulan kâfir askeri ayni ise, niçin savasiyorlar bunlar?.. dertleri ne bunlarin?
Elbette ki biri Müslüman, digeri kâfir; Biri sehit, digeri ölü; biri gazi digeri kâfir firarisidir; "Müsrikler hoslanmasalar da".
Allah'in, birbirmin ziddi olarak gösterdigi sehitle kâfir ölüsünü, hangi insan hangi hakla bir tutabilir?
Farkli bir sehid
Müslüman sehitleri arasinda, bir tanesi vardi ki, farkliydi öbürlerinden. Peygamber'i görmemis, Kur'an-i duymamisti o...
Zekât nedir bilmiyor, Hac 'dan habersizdi o... Ayet okumamis, oruç tutmamisti o...
Bu farkli sehidin adi George idi. Halid'e bakarak kildigi iki rekat namazdan baska namaz kilmadi. Adini bile Müslüman adina çevirmeye firsati olmadi. Bir tek sey bildi George: Kendini Allah davasina fedâ etmek...
Buram buram sehadet kokuyordu George. Cennet görevlileri onu cennette agirlamak için yarisiyorlardi âdetâ...
Allah'in kilici Halid, Müslüman olusu henüz bir günü doldurmamis olan bu sehide gipta ile bakiyor, Allah'in hikmet ve kudreti karsisinda, sevinç ve sükür gözyaslari döküyordu.
George, "kâlü belâ"dan beri, Allah davasi için sehid olmus, en güzel insanlar arasina giriyordu... Ne mutlu ona ve onun gibi olanlara!..

Dipnotlar:
(1) Suyûti Tarihul-Hulefa, Misir, 1964, s. 74-75
(2) Ay. es. s.75.
(3) Ay. yer.
(4) Bk. Kuran-i Kerim. Bakara sûresi, 193
(5) Taberi Tarihul-Umemi ve'l-Mulûk, Beyrut, 1962, III. 397
(6) Taberi, a.g.e III. 398.
(7) Savasin ayrintilari için bk. Taberi a.g.e III. 398-401

Kaynak: Prof. Ihsan Süreyya Sirma, Tarih suuru, Seha yayinlari

Hiç yorum yok: