7 Haziran 2009 Pazar

İspanya Müslümanları Cami Sıkıntısı Çekiyor

Soğuk bir Cuma öğlesinde namaz vakti yaklaşırken, ve Kuzey Sokak’taki camiye insanlar akın etmeye başladığında büyük çelik kapıları açıyor Hocine Kouitune. İbadet yerlerinin azaldığı bir dönemde, kabataslak ibadethaneye dönüştürülmüş garajın rağbet gördüğünü belirtiyor İslami Birlik ve İşbirliği Derneği Başkan Yardımcısı Kouitene. Derneğin bulunduğu Lleida “göçmen işçiler için bir cazibe merkezi haline gelmiş meyve çiftlikleriyle çevrili Kuzeydoğu İspanya’daki” müreffeh bir ortaçağ kasabası. Kışın buz gibi olan, yazın ise bunaltan ibadet yeri o kadar dolu ki geçen beş yıl içinde sayısı 50’den 1,000’e yükselen cemaat bazen sokağa taşıyor. Uzun siyah paltosu ve başındaki sarığıyla heybetli bir Cezayirli olan Kouitene “muntazam bir camide edilen ibadetle garajda edilen bir olmaz. Kimseyi rahatsız etmeden rahatça namaz kılabileceğimiz bir mekan istiyoruz” diyor. İspanya’da eskiden kalma camilerin çokça bulunmasına rağmen, çoğu Müslüman, patlama yapmış nüfusun ibadetine açılmış harap apartmanlarda, depolarda ve Kuzey Sokak’ta olduğu gibi garajlarda toplanıyor. Cami azlığı kısmen; hızlı büyüyen ve oldukça yoksul göçmen grubun ortak bir problemi olan kaynak sıkıntısından kaynaklanıyor. Ancak birkaç yerde cami inşa etmek isteyen Müslümanlar ise, yabancı kültüre karşı temkinli duran veya Müslümanlar arasından şiddet yanlısı radikaller çıkacağı korkusu taşıyan gruplardan tepkilere maruz kalıyor. 2004 Mart’ında bir grup İslamcının Madrid’de banliyö trenine bomba koyması ve 191 kişinin hayatına mal olması Müslümanlara karşı güven eksikliğini tırmandırmış, bazı şehirlerde, gayrimüslimlerin öfkesinden sinen yerel hükümetler Müslüman grupların cami inşası amacıyla toprak edinimini engelledi. Müslüman liderlerin söylediğine göre, bu durum Müslümanların kendilerini marjinal ve sahipsiz hissetmesine sebep olmuş. Katalonya İslam Konseyi sözcüsü Muhammed Halhal “düzgün bir cami burada İslam için bir odak ve referans noktası oluşturacaktır” diyor. İspanya Müslümanlarının dörtte biri, Lleida’nın da içinde bulunduğu, Kuzeydoğu bölgesi olan Katalonya’da yaşıyor ancak bölgede gerçek anlamda bir cami mevcut değil. “Sadece cami sorunu sebebiyle kendimi tam bir Katalan gibi hissetmiyorum” diyor Halhal. Yüzyıllarca İspanya’nın çoğuna Müslümanlar hükmetti, ancak 1400’lerde aldıkları nihai yenilgiden sonra camileri ya yıpranmaya bırakıldı ya da kiliselere çevrildi. O zamandan beri, İspanya’daki Müslüman nüfusa yönelik olarak bir düzineden daha az cami inşa edildi. Bugün bu nüfus, göçmenlerin ülkeye akın etmesiyle birlikte geçen on yılda 50,000’den 1 milyona yükselmiş bulunuyor. Bu nüfus artışı, aşırı derecede Katolik olan İspanya’da kiliselere katılımın düşmesiyle eş zamanlı olması sebebiyle, iki din arasındaki ezeli rekabete de yeni bir yön vermiş bulunuyor. 1492’de son Mağribi (Endülüslü) yöneticiyi mağlup eden ve Yahudilerle Müslümanları ülkeden kovan Katolik Kral Ferdinand ve Kraliçe İsabella idi. Şimdilerde kiliseler gittikçe sayısı azalan bir grubu çekmek için çabalarken, Müslüman ibadethaneleri dolup taşıyor. Lleida belediye başkanı bir röportajda konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Bu ülkenin realitesi diğer ülkelerdekinden çok daha hızlı değişmiş durumda. İtalya’da veya Fransa’da 30 yıl alan bir süreç İspanya’da 10 yılda gerçekleşmiş bulunuyor.” Bu bağlamda Lleida bir örnek oluşturuyor. İspanya’daki armut ve elma üretiminin yarısını karşılayan ovalar üzerinde yükselen müstahkem doruklardan bakıldığında, ufukta 13. yüzyıldan kalma katedrali beliren şehir bugün bir yığın göçmen almış bulunuyor. 2000 yılında şehir nüfusunun yüzde dördünü oluşturan göçmenler, bugün 125,000 kişi olan şehir nüfusunun neredeyse beşte birini oluşturuyor. Bu göçmenlerin dörtte biri ise Müslüman ülkelerden gelmiş. Çoğu bölge çiftliğinde izin günü Cumartesi-Pazar iken, Müslümanların kutsal günü olan Cuma’nın Cumartesi gününün yerine geçmiş olması sebebiyle Cuma-Pazar olmuş. Kuzey Sokak’taki ibadethane başlangıçtan beri tepkiyle karşılanmış. O bölgedeki mahalle derneğinin başkanı Marta Roigé, beş yıl önce mahalle sakinlerinin garajı kendileri kiralayarak kapatmaya çalıştıklarını ancak garaj sahibinin açık artırma mücadelesi başlatmasıyla geri çekildiklerini söylüyor. O günden beri, garajın sağlık ve güvenlik açısından tehlike arz ettiği söylemiyle kapatılması için yerel meclise dava açıp duruyorlar. “Sayılarının yükselmesiyle endişeler arttı. Dükkanlar, kasaplar, şehirlerarası iletişim merkezleri ve restoranlar açtılar” diyor Roigé. Müslüman göçmenlere yönelik olan bu ticari girişimler çevredeki sokaklarda sırayla dizilmiş durumda. Roigé “Onlar köktendinciler. Entegre olmak istemiyor” şeklinde eklemede bulunurken, Müslüman liderler ise muntazam camilerin bulunmamasının entegrasyona engel teşkil ettiğini dile getiriyor. İspanyol yetkililer ve Müslüman liderler potansiyel bir aşırılıkçılığın daha geniş ve sayıca az camide, bütün ülkeye yayılmış 600 kadar ibadethanede olduğundan daha rahat gözlem altında tutulabileceği konusunda müttefikler. Müslüman liderlerden bazıları minareleri tekrar İspanya semalarına yükseltme girişimlerinde işlerin yoluna girdiği inancında. Lleida belediye meclisi ve İslami Dernek arasında Aralık’ta bir anlaşma yapılırsa, burası Katalonya’da cami inşa edecek ilk şehir niteliğini kazanabilir. Dernek kasabanın sınırındaki hükümete ait bir arsayı elli yıllığına kiralamış, Kouitene’nin dediğine göre dernek Müslümanları, para buldukları takdirde büyük bir gelişme kaydedebilecekleri konusunda umutlu. Diğer birkaç Müslüman topluluk da benzer atılımların kıyısında. Güney şehirlerinden olan Sevilla’da, Müslümanlar yıllarca gösterilen yerel tepkilerden sonra, ki 2005’te protestocular belirlenen arsaya domuz başları bırakmışlardı, cami için arsa elde etmeye yaklaşmış bulunuyorlar. Bunun yanısıra Katalonya’daki koalisyon hükümeti, yerel yönetimlerin cami ve diğer ibadethaneler için arsa ayırmasını zorunlu kılacak bir yasa tasarısını Aralık’ta yerel meclise sundu. Müslüman örgütlern temsilcileri bu girişimin ulus çapında da benzer bir yasayı teşvik etmesini umuyor. “Katalan meclisi üyesi ve İspanya’daki ilk Müslüman yasa koyucu statüsünde olan Muhammed Chaib “insanlar dünyanın değişmekte olduğunun farkındalar ve başka bir açıdan bakamazlar” diyor. Katolik Ruhban sınıfı üyelerinden bazıları olaylara farklı bakıyor. Barcelona Başpiskoposu Kardinal Luis Martinez Sistach, bütün dini gruplara aynı temelden yola çıkarak toprak verilmesini sağlayacak tasarıya karşı çıkıyor. Katolikliğin farklı kanunları gerektirdiğini savunuyor. Muhafazakar İspanyol gazetesi ABC’nin aktardığına göre Kardinal tasarı konusunda şu şekilde konuşuyor: “Bir kiliseyle sinagog veya cami aynı değildir. Yasa tasarısı temel bir hakkı, dini özgürlük hakkını aşıyor.” Hukuk ve din uzmanlarının belirttiğine göre, dinsel amaçlı arsalar konusunda herhangi bir kanun bulunmamasına rağmen, müreffeh Katolik Kilisesi arsa ediniminde hiçbir zorlukla karşılaşmıyor. Kilise-devlet ilişkilerinde uzman olan Alex Seglers yasa tasarısının etkili olacağına şüpheyle bakıyor. Dediğine göre, tasarıda belirsizlik hakim olmakla birlikte, hangi gruba hangi araziyi bırakılacağı hususunda hükümete fazlasıyla inisiyatif veriyor. Kuzey Sokak’taki dindarlar için önlerindeki diğer bir engel para. Laik İspanya devleti, Katolik Kilisesi’ne parasal yardım amaçlı özel düzenlemeler barındırırken, dinsel amaçlı binaları finanse edemiyor. “Dinimizde şöyle bir hadis vardır: Birkaç Müslümanın olduğu her yerde cemaatle ibadet edilmesi için cami inşa edilmelidir. Aksi takdirde iblis orada hükmünü sürer” diyor Kouitene. Bir kereliğine mahsus olmak üzere cami inşasını olumlu karşılayan Belediye Başkanı Angela Ros son olarak şu ifadelerde bulunuyor: “Eskiden baskın olan bir din vardı, bugün çoğu dini bünyemizde barındırıyoruz ve bu hakikate saygı göstermenin yolunu bulmamız gerekiyor. Kiliseler Ortaçağ ve Rönesans döneminin büyük bayındırlık hizmetlerindendi. Şimdilerde, İspanya’daki her büyük şehirde bir caminin bulunacağı günleri görmekteyim.”
(The New York Times, 16 Mart 2008, Victoria Burnett, Spain’s Muslims Face Dearth of Mosques)
www.ekopolitik.org

Hiç yorum yok: