7 Haziran 2009 Pazar

Endülüs'ü Batı yeniden keşfediyor

İslam kültürüne karşı dünyanın çeşitli bölgelerinde alınan olumsuz tavırlara son dönemlerde Avrupa'da da rastlanmaya başladı. Geçenlerde Hollanda'da yaşanan olaylar hâlâ hafızalarda. Tüm bu şiddet içerikli görüntülerin arkasında farklı bir gerçek var: Avrupa'da "Avrupalı" Müslümanların sayısı her geçen yıl artıyor. Asırlarca İslamı solumuş İspanya, Müslüman nüfusun en hızlı arttığı ülkelerin başında geliyor. İspanya'nın Granada şehrinde son 25 yılda 25 bin kişi Müslüman oldu.Londra'da yaşayan film yapımcısı, Cezayirli Bensalem Bouabdallah'ın yaptığı belgesel film, "Endülüs Buluşması", Granada'daki Müslüman Avrupalıları anlatıyor: İslamı seçen İngiliz bir genç kız; Granada'da Müslümanlar'la Katolik Hıristiyanlar arasında krize dönüşmüş bir cami; İslam'ın havasını yeniden soluyan bir Avrupa… Bouabdallah, çektiği filmde bu üç unsuru bir araya getirerek Granada'nın genlerine işlemiş İslam bilincinin son dönemdeki canlanışını anlatıyor.800 yıl Müslümanların hükümranlığı altında bulunan Endülüs'ün hakimiyetindeki son şehir Granada, 1492 yılında İspanyollara teslim oldu. Bu dönemden sonra Müslümanlar için zorlu günler başladı. Ya yaşadıkları ülkeyi terk etmeliydiler ya da Katolik olarak hayatlarını sürdürmeye devam etmeli… Müslümanların bir kısmı İspanya'da kalarak görünüşte dinlerini değiştirdi, bunlara İspanyollar Morisko veya Mudejar adını verdi. Diğerleri ise Cezayir'e sürüldü. Yönetmen Bouabdallah'ın dedeleri de 500 yıl önce Cezayir'e sürülen ailelerden. Şeceresinin izi, onu yaşananları bütün dünyaya anlatabilmek adına, Granada'ya yöneltmiş.
Duvardaki bir yazı ve Müslüman olan milyonlar
Yaşanan bu sürgün ve Müslümanların sıkıntılarının ardından İslamiyet Avrupa'da 1960'lı yıllarda tekrar canlanır. İspanya için bu hareketlenme 1975 yılında general Franco'nun ölümü ile hızlanır. Franco'nun ölümünün ardından İspanya'ya demokrasi gelir ve bu Müslümanların sayısının artmasını da beraberinde getirir. O dönemde, arayış içinde olan Avrupalıların bir kısmı Budizmi, bir kısmı ise komünizmi seçer. Fakat bunlarla tatmin olmayan bir kesim İslamiyetin kendileri için doğru olduğu kanaatine varır.1975 yılında Londra'da Müslüman olan üç İspanyol, İslamiyet'i yaymak adına İspanya'ya gelir. Bu üç kişinin ektiği tohumlar 25 sene içinde yeşerecek, Granada'da binlerce kişi Müslüman olacaktır. İspanya'daki Müslümanların İslam'ı seçmesinde, Şeyh Abdulkadir el Murabıt ve cemaatinin de etkisi büyüktür. İskoç asıllı olan el Murabıt, seneler önce Fas'ta Müslüman olur. İhtida etmeden önce Londra'daki bir üniversite kütüphanesinin "İslam Yazmaları" bölümü sorumlusu olan Murabıt'ın eski adı Ian Dallas'tır. Kütüphane duvarında asılı bulduğu "Berekâtü Muhammed" yazısını içeren bir kufi istifin anlamını çözmeye çalışması, Fas'a kadar gitmesine ve orada Müslüman olmasına vesile olur. İslamı tercihinin ardından, ABD, Afrika, Nijerya gibi birçok ülkeyi ve Avrupa'nın tamamını dolaşır ve 1987 yılında Granada'ya döner. Kısa sürede çevresindeki binlerce insan Müslüman olur.
Müslümanlar İslami filmlerin yapılmasını önemsemiyor
Granada, İspanya'nın en çok Müslüman nüfusa sahip şehri. Bu nedenle şehre büyük bir cami yapılmaya karar verilir. Bunun için hükümetten izin alınır; fakat kilise ve bazı organizasyonlar caminin yapılmasına engel olur. Olay mahkemeye intikal eder. Uzun süren mücadele sonunda mahkemenin aldığı karar caminin yapılmasından yanadır. 15 yıl gecikmeli de olsa 1996 yılında caminin temeli atılır ve 2003 yılında 'Büyük Granada Camii' açılır. Açılışa çeşitli ülkelerden, özellikle Avrupa ve Amerika'dan Müslümanlar gelir, Newyork Times gibi birçok gazete haberlerinde caminin açılışına yer verir.Temel atma töreninde çekimler yapan Bouabdallah ve arkadaşları, caminin hikâyesinden yola çıkarak film yapmaya karar verir. Bu hikayeyi, Müslüman olmuş bir Avrupalının hikayesiyle de desteklemek isterler. Amaç, Avrupa'daki yerli insanların İslamiyeti tercihini anlatmak, Avrupalı Müslümanların yeniden keşfine sebep olmaktır.Film, Granada'daki caminin temelinin atılması ile başlıyor. "Granada Büyük Camii"nin hikayesine İngiliz uyruklu Alice, yeni adıyla Ayşe'nin hikayesi eşlik ediyor. Film, Ayşe'nin İngiltere'den Granada'ya yaptığı yolculuk esnasında, İslamiyet ile tanışması ve İslam yoluna giriş serüvenini anlatmasıyla devam ediyor. Alice 1992 yılında iki arkadaşı ile birlikte Avrupa turuna çıkar. Madrid'e geldiklerinde, arkadaşları Simone'un Granada'da Müslüman olduğunu öğrenirler. Simone'un beyninin yıkanmış olduğunu düşünerek Granada'ya arkadaşlarının ziyaretine giderler. Simone, nasıl Müslüman olduğunu ve içsel değişimini arkadaşlarıyla paylaşır. Alice, arkadaşının öyküsünden çok etkilenir. Dinlediklerinin tesiriyle yaşadığı ruhsal değişim 5-6 hafta içinde Müslüman olmasına sebep olur. Filmde Alice'nin Ayşe olurken yaşadığı duygu yoğunluğu etkileyici bir şekilde aktarılıyor. Ayşe'nin serüveni ile İspanya'daki Müslümanların İslamiyeti tercihi ve ibadet ortamları perdeye yansıyor. Cami ve katedralde bulunan din görevlilerinden alınan görüşler geçmişe ışık tutuyor.Film, aralarında İngiltere, İtalya, Cenevre ve Granada'nın bulunduğu birçok yerde seyirciyle buluşmuş, Müslüman ve Katolikler tarafından ilgi ve beğeni ile karşılanmış. Televizyon kanalları ve gazeteler için röportajlar yapılmış. Önümüzdeki sene içerisinde, Berlin ve Paris gibi şehirlerde de özel gösterimlerle "Endülüs Buluşması" izleyiciyle buluşacak.
İslamiyet olmasa Avrupa bugünlere gelemezdi
Bouabdallah, çektiği filmlerde özellikle İslam-Avrupa ilişkilerine değiniyor. Yönetmen, son dönemlerde İslami kültür üzerine yapılan baskılardan rahatsız. Müslüman bir film yapımcısı olarak gördüğü yanlışlıkları düzeltmenin bir vazife olduğuna inanıyor. Filmi de bu düşünceden yola çıkarak çekmiş. Bouabdallah, film çalışmasını üç senede bitirmiş, projede Ömer Faruk Aksoy da kameramanlık yaparak filmin yükünü yönetmen arkadaşı ile paylaşmış.Bouabdallah, prodüksiyon olarak böyle bir filmi yürütmenin zor olduğundan bahsediyor ve Müslümanların bu tür filmlerin ortaya çıkmasını önemsememesinden yakınıyor. "Çekimlerde çok zorlandık fakat kimseden yardım almadık. En büyük güç inancımızdı. Hamdolsun sonuç doğru işi yaptığımızın kanıtı oldu." diyor.Bouabdallah, Avrupa'nın her zaman İslam'a karşı çıktığını ve ondan istifade ettiğini yalanladığını söylüyor: "Senelerce okullarda ve ilim merkezlerinde yapılan bu vurgu ile 500 yıldır her fırsatta İslam hakkındaki olumsuz ifadeler tekrarlandı. Söylenenler gerçek olmadığı halde etkilerini özellikle son dönemlerde Müslümanlara yönelik olumsuz tavırlarda gördük." Halbuki Avrupa İslam kültürüne yabancı değil. İslamiyetin keşifleri olmasa Avrupa bugünlere gelemeyecekti. Bouabdallah'ın daha önce de film çalışmaları olmuş. "1492" adlı filminde, Kolomb'un Amerika'yı keşfine bir Müslüman gözüyle bakmayı denemiş. İleride yapacağı filmlerde de, İslam-Avrupa ilişkisine farklı noktalardan bakmayı düşünüyor. Granada Camii'nin mimarisini anlattığı bir çalışmanın gösterimi 2-3 ay içinde yapılacak. Diğer projesi ise Halifelik dönemindeki Kurtuba'yı anlatmak. Uzun metrajlı yapılacak olan bu çalışmanın büyük çapta bir sinema filmi olması hedefleniyor. Avrupa kendine Endülüs'ü örnek alıyor Bouabdallah, son dönemlerde Avrupa ve ABD'nin İslam Medeniyeti ve kültürü ile ilgilenmeye başladığını vurguluyor. Özellikle Endülüs'ün farklı kültürlerden beslenerek ortaya koyduğu sisteme ilginin arttığını söylüyor. AB ve ABD, Endülüs'teki sivilizasyonu masaya yatırıyor ve anlamaya çalışıyor. Bu kapsamda Avrupa Komitesi Temsilcileri ve ABD'de karar vericiler üzerinde etkili Carnegie Foundation gibi kuruluşların temsilcileri ve Rockefeller gibi zengin ailelere mensup söz sahibi kişiler Granada'da toplanıyor. Dinlerarası diyalog düşüncesinden yola çıktıkları toplantılarda İslam'ı anlamaya çalışıyorlar.Bouabdallah, iftiraya uğrayan Müslümanların da Batılıların da İslamın farklı kültürlere yaklaşımını yeniden keşfettiğini düşünüyor. Endülüs'ün farklı dinlerin aynı çatı altında yaşamasını sağladığını anlatan yönetmen: "Endülüs mazide kalmadı, bizim gelecekte de faydalanabileceğimiz bir devlet yapısı. Bugün dünyanın ümidi, her türlü hayrı gösteren bir prototip Endülüs ve Batı bunu keşfetti." diyor.
AKSİYON
Sayı: 522 / Tarih : 06-12-2004

Hiç yorum yok: