10 Mayıs 2009 Pazar

AVRUPA’DA EN HIZLI YAYILAN DİN İSLAM

Son yirmi yıldır dünya genelinde Müslümanların sayısında istikrarlı bir artış söz konusudur. 1973 yılında yapılan istatistikler dünya çapında Müslüman nüfusun 500 milyon olduğunu gösterirken, bugün bu rakam 1.5 milyara yaklaşmıştır. Her dört kişiden birinin Müslüman olduğu günümüzde, Müslümanların sayısının tarihte ilk defa Hıristiyanların sayısını geçtiği bildirilmektedir. Müslüman nüfusun sayısının yakın gelecekte daha da artacağı ve İslam'ın dünyanın en büyük dini haline geleceği tahmin edilmektedir. Bu istikrarlı yükselişin nedeni, sadece Müslüman ülkelerin nüfuslarının artış hızı değil, aynı zamanda diğer dinlerden ve kültürlerden pek çok insanın İslam'ı seçmesidir.

Özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi'ne gerçekleştirilen terör saldırısının ardından İslam’a yöneliş daha da hızlandı. Başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünyanın şiddetle kınadığı bu saldırı, bir anda insanların –özellikle Amerikan vatandaşlarının- dikkatlerini İslam'a çevirmelerine neden oldu. İslam'ın nasıl bir din olduğu, Kuran'da nelerin haber verildiği, bir Müslümanın sorumluklarının neler olduğu ve gerçek bir Müslümanın nasıl yaşaması gerektiği Batıda en çok konuşulan konular haline geldi. Bu ilgi doğal olarak pek çok ülkede İslam'a yönelen insanların sayısında önemli bir artış sağladı. Böylece 11 Eylül saldırılarının ardından pek çok kişi tarafından dile getirilen, "bu saldırının dünya tarihinin akışını değiştirecek bir olay olduğu" şeklindeki öngörü, bir anlamda gerçekleşmeye başladı. Uzun bir süredir dünya çapında yaşanan dini ve manevi değerlere dönüş süreci, bu olayla birlikte hak din olan İslam'a dönüş halini aldı.

Bazen bir gazete kupüründe, bazen bir televizyon haberinde duymaya başladığımız bu yönelişle ilgili gelişmeler art arda sıralandığında, yaşananların ne kadar olağanüstü olduğu görülecektir. Çoğu zaman sadece gündem maddelerinden herhangi biri gibi sunulan bu gelişmeler, aslında İslam ahlakının dünyaya çok hızlı bir şekilde yayılmaya başladığının çok önemli işaretleridir. Tüm dünyada olduğu gibi Avrupa'da da İslam hızlı bir yükseliş içerisindedir ve bu yükseliş özellikle birkaç yıldır daha çok dikkat çekmektedir. Son yıllarda 'Avrupa'da İslam'ın yükselişi', 'Müslümanların Avrupa'daki konumu', 'Avrupa toplumları ve Müslümanlar arasındaki diyalog' gibi ana başlıklar altında toplanabilecek pek çok tez, araştırma ve makale yayınlanmıştır. Akademisyenler tarafından hazırlanan bu yayınların yanı sıra medya da, İslam ve Müslümanlar konusunu oldukça sık ele almıştır. Bu ilginin temelinde hiç şüphesiz Müslümanların sayısının gittikçe artıyor olması yer almaktadır. Üstelik bu artış iddia edildiği gibi yalnızca Müslüman ülkelerden Avrupa'ya yaşanan göçten kaynaklanmamaktadır. Elbette bu göçlerin de Müslüman nüfusun artışında bir etkisi vardır, ancak pek çok araştırmacının bu konuya yönelmesindeki asıl sebep, din değiştirip Müslüman olmayı tercih edenlerin sayısındaki artıştır. Nitekim 20 Temmuz 2004 Tarihli NTV haberlerinde “Avrupa’da en hızlı yayılan din İslam” başlığı altında Fransız İç İstihbarat Dairesi tarafından hazırlanan rapor ele alınmıştır. Raporda; Batılı ülkelerde, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından, İslam dinini tercih edenlerin sayısının daha da arttığı belirtilmiştir. Örneğin Fransa’da sadece geçen yıl Müslüman olanların sayısı, 30 ila 40 bin arasında artmıştır....

Katolik Kilisesi ve İslam'ın Yükselişi

Avrupa toplumları içinde İslam'ı seçerek din değiştirenlerin gittikçe çoğalmasını ilgi ile takip eden kurumlardan biri, merkezi Vatikan'da bulunan Katolik Kilisesi'dir. 1999 yılının Ekim ayında yapılan Avrupa Katolik Kiliseler Toplantısı'nın ana gündem maddesi yeni milenyumda kilisenin hangi pozisyonda olacağını değerlendirmekti. Toplantıya katılan hemen hemen tüm din adamlarının asıl olarak üzerinde durdukları konu ise İslam'ın Avrupa'daki hızlı yükselişi oldu. Toplantıda yapılan konuşmaları sayfalarına taşıyan National Catholic Reporter dergisinin verdiği habere göre, bazı radikal kişiler, Müslümanların Avrupa'da güçlenmesini engellemenin tek yolunun İslamiyet'e ve Müslümanlara karşı hoşgörüden vazgeçmek olduğunu belirtirken, daha objektif ve tutarlı olan kişiler de her iki dinin de mensuplarının aynı Allah'a iman ettiklerinin dolayısıyla bu iki din arasında herhangi bir çatışma veya mücadelenin söz konusu olamayacağının altını çizmişlerdir. Öyle ki toplantının Almanca olarak yapılan bir oturumunda, Almanya Kardinali Karl Lehmann, "İslam'da, pek çok Hıristiyan’ın tahmin ettiğinden çok daha fazla çoğulculuk vardır" diyerek, radikallerin İslam ile ilgili öne sürdükleri iddialarında doğruluk payı olmadığını söylemiştir.

Kilisenin yeni milenyumdaki yeri belirlenirken Müslümanların hangi konumda olacağının dikkate alınması, aslında çok yerinde bir değerlendirmedir. Çünkü Birleşmiş Milletler'in 1999 yılında yaptırdığı bir araştırma, Avrupa'da Müslüman nüfusun 1989 ile 1998 arasında %100'den daha büyük bir hızla arttığını göstermektedir. Bugün Avrupa'da, 3.2 milyonu Almanya'da, 2 milyonu İngiltere'de, 4-5 milyonu Fransa'da, diğerleri de başta Balkanlar olmak üzere Avrupa geneline yayılmış yaklaşık 13 milyon Müslüman yaşadığı bildirilmektedir. Ve bu rakam Avrupa nüfusunun %2'sinden fazlasını oluşturmaktadır
HARUN YAHYA
09 Haziran 2005

Hiç yorum yok: