1 Ekim 2008 Çarşamba

Müslüman olan ünlü İspanyol sanatçı Carlos Fajardo:

Müslüman olmadan önceki ismi tam olarak Juan Carlos Carmona Fajardo. İspanya'nın bir dönem en popüler flamenko sanatçılarından biri olan Fajardo'nun hayatı, tasavvufu ve sufileri tanıdıktan sonra tamamen değişmeye başlamış. Fajardo kendinde meydana gelen değişimi şu cümlelerle anlatıyor: "Bir zamanlar benim için çok değerli olan dünya, büyük mutasavvıfların eserlerini okuduktan sonra tamamen değersizleşti. Sufiler benim başka bir dünyayı, ruhun dünyasını keşfetmemi sağladılar." 26 yaşında Müslüman olan İspanyol sanatçı, Abdullatif olarak anılmaya başladığı yeni hayatında kendine özellikle İbn-i Arabi ve Mevlâna Celaleddin Rumi gibi mutasavvıfları örnek aldı. Daha çok Afrika ülkelerindeki sufiler arasında yaygın olan Şazeli tarikatına mensup olan Abdüllatif, ayrıca iyi bir tasavvuf araştırmacısı. Sufilik üzerine 2 kitabı bulunan Abdüllatif, Tasavvuf felsefesine de son derece hakim. Saatlerce süren sohbetimiz esnasında sürekli olarak sıradışı bir entelektüelle karşı karşıya olduğum hissine kapıldım. Şu an Çin'li Müslüman bir bayanla evli olan Abdüllatif, Şam'da son derece mütevazi bir hayat yaşıyor. Ne zamandır müzikle uğraşıyorsunuz? Bize biraz müzik yaşamınızdan bahseder misiniz?Çocuk yaşlardan itibaren müzikle uğraşmaya başladım. Biz müzisyen bir aileyiz. Annem, babam ve kardeşlerim de benim gibi flamenko çalıyorlar. Özellikle annem İspanya'da tanınan bir sanatçıdır. İlk müzik derslerimi annemden aldım. 17 yaşımdan itibaren müzik bütün hayatımı kapladı. İlk konserlerimi İspanya'da verdim. Daha sonra başka ülkelere davet edildim ve Avrupa'nın bazı şehirlerinde de sahneye çıktım. Müslüman olduktan sonra ise bir dönem müziğe ara verdim. Çünkü müziğin İslam tarafından yasaklandığını düşünüyordum. Fakat İmam-ı Gazali'nin müzik konusundaki yorumları tekrar müziğe dönmemi sağladı. İmam-ı Gazali "insanlara Allah'ı hatırlatan, hikmeti öğreten müziğin İslam tarafından yasaklanmadığını" söylüyor. Müslüman olduktan sonra büyük Şeyh İbn-i Arabi ve Mevlana Celaleddin Rumi'nin bazı şiirlerini flamenko ve birkaç enstrümanın eşliğinde yeniden yorumladım. Birkaç sene daha sufi müziği ile uğraştım. Şam'a geldikten sonra ise müzikten tamamen uzaklaştım. Şu an sadece şiir yazıyorum.İslam'la tanışmanız nasıl oldu? Müslüman olmaya niçin karar verdiniz?İslam'la tanışmadan önce tasavvufla, sufilikle tanışmıştım. Sufiliği araştırdıkça zaman içinde Müslüman olmam gerektiğini anladım. O dönemler doğu dinleri ile ilgili araştırmalar yapıyordum. Çünkü Hıristiyanlık beni mutlu etmiyor, bir çok konuda sorularımı cevaplayamıyordu. Anne ve babam iyi birer hıristiyan olmalarına rağmen, ben kendimi bir türlü hıristiyan olarak hissedemiyordum. Uzun dönem budizmle ilgili kitaplar okudum. Budizim de de bir çok yanlış inanç ve uygulamaya rastladım. Elime sufilerin bazı kitapları geçti. İlk önce Büyük Şeyh İbni Arabi'nin birkaç kitabını okudum. Daha sonra da Mevlana Celaleddin Rumi'nin Mesnevisini inceledim. Celaleddin Rumi'nin Mesnevi'si ve hayatı beni çok etkiledi. Hatta 2 sefer Rumi'nin mezarını ziyaret etmek için Konya'ya gittim. Konya'ya yaptığım ilk ziyaretin ardından sufi olmaya, mutasavvıflar gibi yaşamaya karar verdim. 7-8 ay Müslüman olmadan sadece bir sufi olarak yaşadım. İspanya'ya döndükten sonra tanıştığım bazı sufiler bana İslam'ı anlattılar ve Müslüman olmayı kabul etmeden sufi olunamayacağını söylediler. Bir süre de İslam'ı araştırdım. Kur'anı ve Hz. Peygamberin hayatını okudum. Bu araştırmalarımın sonunda İslam'a iman ettim. Tasavvuf'un neyinden etkilendiniz? Mevlana'da sizi çeken şey neydi?Tasavvuf çok derin bir ilim, apayrı bir dünya. Sufilik kelama dökülmekten çok insanın ancak hislerle, kalple farkedebileceği bir alem. Siz elmayı yerseniz; fakat tadını anlatamazsınız. İşte sufilik te böyle bir şey. Tasavvuf insana eşyanın asıl yüzünü gösteriyor. Fakat insanların çoğu eşyanın sahte yüzü ile meşguller. Mevlana Celaleddin Rumi eşyanın gerçek yüzünü tanıyan ve Allah tarafından kendisine hikmet verilmiş büyük bir mutasavvıf. Mevlana ve İbn-i Arabi gibi hikmet sahibi insanlar bize dünyanın değersiz olduğunu, asıl mutluluk ve huzurun ancak Allah'ı hissetmekle mümkün olabileceğini tavsiye ediyorlar. Bir zamanlar benim için çok değerli olan dünya, bu büyük mutasavvıfların eserlerini okuduktan sonra tamamen değersizleşti. Sufiler benim başka bir dünyayı, ruhun dünyasını keşfetmemi sağladılar. Fakat insanların çoğu bu dünyadan habersizler. Hatta Müslümanların ekseriyeti bile. Politika ile uğraşmak bir çok Müslüman'a daha çekici geliyor. Oysa politika ruha hastalık bulaştırmak için en etkili yoldur.Büyük sufiler bizlere ruhumuza azap verecek meşgalelerden uzak durmamızı ve dünyadan kaçmamızı tavsiye ediyorlar. Dünyaya tamamen yüz çevirmeyi mi savunuyorsunuz?Evet, dünyaya yüzçevirmeliyiz. Bizim asıl vatanımız ahiret. Biz bu dünyada sadece misafiriz. İnsan kendi evinde mi daha çok rahat eder, yoksa misafirlikte mi? Tabi ki misafirlikte. Fakat dünya insanların bir çoğunu aldatıyor. Allah Kur'an'da "Dünya ancak oyun ve eğlenceden ibarettir" diyor. Büyük mutasavvıflar bir oyun ve eğlence yurdu olan dünyaya hiç değer vermemişler. Biz de bu insanların yollarını takip etmeliyiz. Hikmete ancak bu yolla ulaşırız. Batılar dünyayı eline geçirdi. Fakat mutlu değiller. Mutluluğun tek anahtarı, insanın kendi içindeki dünyayı keşfetmesi, ona hakim olmasıdır. Mevlana Celaleddin Rumi gibi büyük sufiler ruhlarındaki dünya üzerinde hakimiyet sağladıkları için Allah tarafından sevildiler. Bir dönem Müslüman olmadan, sufi olarak yaşamışsınız. Bu durum Batı da son yıllarda hızla yayılıyor. Bu konuda sizin de gözlemleriniz var mı? Müslüman olduktan sonra uzun yıllar Batıda kaldım. Batılıların ruhunda büyük bir açlık var. Bu açlığı bastırabilmek için farklı inançlara yöneliyorlar. Batı da haftanın 3 günü yoga yapıp, 2 günü sufilerin zikirlerine katılan bir çok insan var. Bu çok yanlış bir tutum. Allah'a ancak doğru olan bir yolla ulaşabiliriz. Şu an doğru olan tek yol İslam'dır. Ayrıca Batı da sufilik bazı kişiler tarafından bir geçim kaynağına dönüştürüldü.Yeni Müslüman olan kişilerin bilgisizlikleri art niyetli kişi tarafından kullanılıyor. Müslüman olmanızın duyulması çevreniz tarafından nasıl karşılandı?Benim doğduğum yer olan Malaka'da insanlar Hıristiyanlığa çok bağlıdır. Anne ve babam da dinlerine çok bağlılar. Çevremden alacağım tepkileri düşünerek, uzun zaman Müslüman olduğumu insanlardan sakladım. Müziği bırakmam, dünyaya olan ilgimin azalması özellikle eşimi tedirgin etti. Bendeki bu değişikliğin sebebini öğrenmek istiyordu. Müslüman olduğumu ilk olarak ona söyledim. Çok set tepki gösterdi. Sürekli olarak "sen nasıl teroristlerin dinine girersin?" diye soruyordu. Çünkü eşim bütün Müslümanları terorist olarak görüyor. Müslüman olduğumu öğrendikten kısa bir süre sonra da benden ayrıldı. Babam ve kardeşlerim de Müslüman olduğumu öğrendikten sonra, bana psikolojik rahatsız gözüyle bakmaya başladılar. Hayranlarınızın tepkisi ne oldu?Bazıları olumsuz tepkiler verdiler, bazı hayranlarım da İslam'ı seçmeme saygı duyduklarını ifade ettiler. Hayranlarım arasında benim Müslüman olmamım duyulmasından sonra İslam'ı araştırmaya başlayanlar da oldu. Fakat bir çok hayranım müziği bırakmama çok üzüldü. Politikanın hangi yönü sizi bu denli rahatsız ediyor?Politika Müslüman arasında büyük bir hastalık haline geldi. Bir çok Müslüman İslam'ın ruhunu, derinliğini hissetmeden insanlara politika aracılığıyla İslam'ı anlatacaklarını zannediyorlar. Ben Batı da buna inanan bir çok Müslüman gence rastladım. Büyük şeyhler insanlara İslam'ı anlatmak yerine, onlara örnek olmamızı, onları sevmemizi tavsiye ediyorlar. Bu tavsiye çok önemli. Bazı Müslüman gençler çok sevgisizler. Bütün insanları düşman olarak görüyorlar. Onlar İslam'ın derinliğinden uzaklaşarak sırf politikayla uğraşıyorlar. İslam'ı anlattığımız bir çok Batılı, bu aşırı politize olmuş gençlerin yaptıkları olumsuz davranışları örnek veriyor. Bu gençlerin aşırılıkları özellikle Avrupa'ya İslam davetinin ulaştırılmasında bana göre büyük bir engel teşkil ediyor. İspanya'da İslam'a olan ilgi hangi boyutlarda? Bu ilginin oluşmasında tasavvuf ne denli etkili?İspanya'da Müslüman olanların sayısı her geçen yıl daha da artıyor. Benim doğduğum yer olan Malaka Hıristiyanlığın çok güçlü olduğu bir yer olmasına rağmen, Malaka'da son 5-6 yıldır bir çok genç Müslüman oldu. İspanya'ya her geri dönüşümde tanıdığım yeni kişilerin Müslüman olduğunu görüyorum. Tasavvuf İslam'ın yayılması için en etkili yol. Bugün Batıda da İslam'a ilginin oluşmasında sufiliğin çok büyük bir etkisi var. İspanya'da da bir çok insan İslam'ı terörle özdeşleştiriyor. Ben Müslüman olduktan sonra bir çok insan kısa bir zaman sonra terörist olacağımı düşünmüştü. İspanya'da insanlar sufileri tanıdıklarında zihinlerindeki İslam'la, gerçek İslam'ın çok farklı olduğunu anlıyorlar. Özellikle Büyük Şeyh İbn-i Arabi ve onun eserleri İspanya'da ilgi görüyor. Kur'an da İspanya'da son yıllarda en çok okunan kitaplar arasında.
Sayi: 362 - 28.09.2007

Hiç yorum yok: