1 Ekim 2008 Çarşamba

Amir Mohammed Herzog: Misyonerken Müslüman Olan Alman



Amir Mohammed Herzog’un yaşı, 60’ın üzerinde. Ancak asıl doğum tarihini 1979 olarak kabul ediyor. Çünkü o tarihte Müslüman olmuş. İslam’a varan yolunun hikayesini şöyle anlatıyor:“Çocukluğumda sıkı bir dini eğitimden geçtim. 1960’ların başında, Amerika’da yayılan ‘Operation Mobilisation’ adlı Hıristiyan gençlik hareketinin etkisinde kaldım. 1965 yılına kadar Avusturya, Belçika, İngiltere ve Fransa’da kapı kapı evleri dolaşarak bu dini hareketin yayılması için çaba harcadım.Daha sonra, çok tutucu bir Hıristiyan kuruluşu olan Selamet Ordusu (Heilsarmee) saflarına katıldım. Bu gurubun içinde de beş yıla yakın misyoner olarak çalıştım. Ancak bütün bu faaliyetlerim içinde, bir türlü aradığım ruhi huzura kavuşamıyordum.Bu dini çalışmalarımın yanında, sosyal içerikli bir iş daha edindim ve böylece kendime meşgale arayışımı sürdürdüm. İkinci işim, Arap ülkelerinden Almanya’ya gelen ilticacı gençlere kilisede danışmanlık göreviydi. Çoğu Müslüman olan Arap gençleriyle yakın ilişkiler kuruyor, işim gereği bazen de ailelerini ziyaret ediyordum. Bir gün ziyaretine gittiğim Lübnanlı bir ailenin evinde, beklenmedik bir olayla karşılaştım. Evin bir odasından gelen musiki beni çok etkiledi. Bu harika ahenk beni alıp o zamana kadar hiç tanımadığım bir huzur alemine götürdü. Hayran oldum ve tabii çok şaşırdım. Bir süre dinledikten sonra da, ‘Bu büyüleyici müzik nedir?’ diye sordum.Lübnanlı genç, ‘Müzik değildir, babam odasında Kur’an-ı Kerim okuyor’ dedi…Bu cevap beni çok şaşırttı. Çünkü o güne kadar Müslümanların kitabı hakkında hiçbir olumlu fikrim yoktu.Ama bu dinlediğim, hiçbir şey anlamadığım ahenkli, etkileyici, insanın içine işleyici ses, boş değildi. Boş olmak ne kelime, o zamana kadar duyduğum hiçbir sese de benzemiyordu. Bu kitapta beni etkisi altına alan bir cazibeli sır vardı…Bu etkiden kendimi kurtaramadım. Hemen bir kitapçıya gidip Almanca Kur’an-ı Kerim meali aldım. İlk okuduğumda pek bir şey anlayamadım. Ama kalbim, ondaki sırrı mutlaka blmam gerektiğini söyledi. Tekrar okudum. Yine fazla bir şey anlayamadım. Üçüncü defa, son sureden başlayarak bir daha okudum.Bu sefer İslam dini beni beklemediğim ölçüde etkiledi. Aradığımı bulmuştum. Hem kalbim, hem de kafam, yıllardır aradığım huzuru yakalamıştı.Ama Müslümanlar… Bu Kitab’ın bağlıları, onlar nasıl kimselerdi? Onların yaşadığı gibi yaşayabilir miydim?1977 yılında yolum Ürdün’e düştü. Oradaki hayat, Müslümanların birbirlerine insancıl davranışları, benim İslam’a daha ziyade yaklaşmama yardımcı oldu.O tarihten sonra, iki yıl üst üste bu ülkeye gittim. Nihayet 25 Ekim 1979’da Ürdün’de Ghar adlı bir köyde Müslüman oldum.”Amir Mohammed Herzog, Müslüman olduktan sonra yaşadığı Berlin’e döner. Orada aile çevresinin sert tepkileriyle karşılaşır. Fakat bu tepkiler onu etkilemez ve Müslümanlığın bir barış ve kardeşlik dini olduğunu anlatmaya başlar. Kendisi gibi, hakikati arayan birçok Alman vatandaşı bulunduğunu görür. Onlara yol göstermek ve ışık tutmak maksadıyla, ‘Allahü Ekber’ adlı bir dergi çıkarmaya başlar. Ayrıca Berlin’de ‘İslam’ın Dostları Derneği’ni kurar. Derneğin amacını şöyle açıklıyor: “Derneğimiz her türlü politik çalışmayı reddeder. Yalnızca İslam dinini daha iyi tanıtmak, Alman toplumundan yeni yeni Müslüman kardeşler kazanmak çabasındayız.”Herzog, bütün hayıtını İslam’a adadığını söylüyor. Haftanın yedi günü, İslam dini hakkında bilgi almak isteyen Almanlar’a danışmanlık yapıyor. Haftalık televizyon programları hazırlıyor.Bir mescidi andıran evinde 5 vakit namazı hiç kaçırmadığını belirten Herzog, en büyük dileğinin, ‘camiler cenneti İstanbul’u ziyaret etmek olduğunu da sözlerine ekliyor.
Kaynak: Eğitim Bilim Derg., Temmuz 2000, s. 68.

Hiç yorum yok: