13 Eylül 2008 Cumartesi

Tolstoy ölmeden önce müslüman oldumu?


Tolstoy'un ölmeden bir yıl önce Hz Muhammed'in hadislerini derlediği ortaya çıktı. Bir müslüman gibi defnedilmeyi vasiyet ettiği iddia edilen Tolstoy'un kitabının, Rus halkında İslam'a karşı ilgi uyandırmaması için saklandığı belirtildi. Ünlü Rus yazar Tolstoy'un, ölümünden bir yıl önce Hz. Muhammed'in (s.a.s.) hadislerini derlediği bir risalesi olduğu ortaya çıktı. Tolstoy'un bu eserinin, Rus halkında İslama ilgi uyandırmaması için komünizm döneminde gizlendiği belirtildi.. "Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah'tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O'nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur." Bu sözler tanınmış Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy'a ait.


1909 yılında neşredildi
Tolstoy, bu risalesini 1909 yılında neşretti. Ancak kitap Rusları etkilememesi için devlet tarafından bilinçli bir politikayla gözlerden uzak tutuldu. Sovyetler'in yıkılması ile 1990 yılında eser Rusça olarak yeniden yayımlandı. Tolstoy'u bu kitabı yazmaya yönelten olay ise 1908 yılında Hindistanlı alim Abdullah El Sühreverdi'nin "Hz. Muhammed'in Hadisleri" adlı kitabını okuması sonrasında gerçekleşti. Kitaptan oldukça etkilenen Tolstoy, seçtiği hadislerle hemen bir kitapçık oluşturdu. Tolstoy daha çok, Allah inancı, fakirlik, eşitlik, ölüm ve iyi insan olma gibi konuları içeren hadisleri toparladı. Tolstoy'un seçtiği hadislerden bazıları şöyle:
"Hakikat insanlar için ne kadar acı olsa da, hakikati söyleyin." "Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir." "Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlamda iman etmiş olmaz." "İşçinin hakkını alnının teri kurumadan veriniz."
Nakşi dervişleriyle görüşmüş
"Hz Muhammed" risalesini Karakutu Yayınları için Türkçeye çeviren Arif Aslan Tolstoy'un yaşadığı dönemde Tataristan'da faaliyet gösteren Nakşi dervişleriyle görüştüğünü bu belgelerin Tatar Edebiyat Tarihi kitaplarında yer aldığını söyledi. Buna göre; Tatarlarda 1860 yıllarında çok ilginç bir sofi teşkilatı meydana gelir. Kurucusu Bahauddin Vaisov, Nakşibendi Tarikatına mensuptur. Bahauddin Vaisov, Tolstoy ile görüşmüş ve ona bu tarikatı anlatmıştır. Tolstoy'da onların fikirlerinin pek çoğuna katıldığını yazışmalarda ifade ediyor. Tolstoy bu yazışmalarda kendi çevirdiği hadislere de yer veriyor. Tolstoy'un Arap dilini bilmediği için İslam'ı Rus misyonerlerinden öğrendiği söyleniyor.
Müslüman gibi defnedildi iddiası
"Hz Muhammed" kitabını Ruscadan Azericeye çeviren Prof. Dr. Telman Hurşidoğlu Aliyev ise kitapta bir Arapla evlenip İslamı kabul etmiş Valeriya Porohova isimli Rus bir kadının anılarına da yer veriyor. 11 yıl eşiyle Suudi Arabistan'da yaşayan bayan Porohova, Kuran-ı Kerim'i Rusça'ya tercüme etmiş. Porohova, ünlü yazar Tolstoy'un son zamanlarında İslamı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini iddia ediyor. Tolstoy'un İslami usûllere göre defnedildiğini iddia eden Porohova, mezarının başında Hıristiyanlığın sembolü olan Haç'ın da yer almadığını belirtiyor. Sovyet hükümetlerinin bu gerçeği uzun yıllar gizlemeye çalıştığını kaydeden Prof. Aliyev, Tolstoy'un Müslüman olduğunun öğrenilmesi halinde Rus halkında İslama yönelme akımının başlamasından korkulduğunu ileri sürüyor.
Kitap, Rus Yelena Vekilova'nın Tolstoy ile oğulları üzerine yaptığı çarpıcı mektuplaşmaya da yer veriyor. Azeri kökenli general İbrahim Ağa ile evli olan Vekilova biri üniversitede, diğeri askeri okulda okuyan iki oğlunun babalarının dini İslam'a meylettiğini, Rus ve Hıristiyan olarak kendisinin ne yapması gerektiğini soruyor ünlü Rus yazara. Tolstoy şu cevabı veriyor; "Muhammediliğe, Hıristiyan dininden daha fazla önem vermelerine gelince, ben bütün kalbimle buna katılıyorum. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik, Haça tapmaktan mukayese edilmeyecek kadar üstündür." Tolstoy, mektubun devamında "Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah'ı ve O'nun peygamberini kabul ederdi."
Veremden öldü
1828'de doğan Tolstoy, önce annesini, sonra babasını kaybetti. 9 yaşından itibaren halasının gözetiminde büyüdü. Asil ve zengin bir ailenin çocuğu olan Tolstoy, çocuk yaşında Fransızca ve Almanca öğrendi. 1844'te Kazan Üniversitesi'nde Doğu Dilleri üzerine eğitim görmeye başladığı halde, bohem yaşama olan düşkünlüğü ile bu eğitimi yarıda bıraktı.19 yaşına geldiğinde ailesinden kalan servetin vârislerinden birisi olarak genç yaşında büyük bir servete kondu. 1851'de Kafkaslara askeri eğitim almaya gitti. İki yıl sonra Osmanlılara karşı savaşmak üzere cepheye katıldı. 1856'da ordudan ayrıldı. Çocukluk anılarını anlattığı "Çocukluk"u 1851'de henüz 23 yaşındayken kaleme almaya başladı. Kafkas halklarının yaşamını ele aldığı "Hacı Murat"ve "Kazaklar" romanlarını 1852'de, Kırım Savaşı'nı anlattığı "Sivastopol Hikayeleri"ni 1855'te yayımladı. Ardından Fransa, İngiltere ve Belçika'ya seyahatler düzenledi. 1862'de evlendi. Ertesi yıl en önemli eserlerinden "Savaş ve Barış"ı yazmaya başladı, 6 yıl sonra 1869'da tamamladı. 1873'te bir diğer klasik eseri "Anna Karanina"yı kaleme almaya başladı ve 3 yılda bitirebildi. Bir diğer güçlü eseri "Diriliş"i yirmi yıl sonra yazmaya başladı ve 1899'da tamamladı. Ara dönemde "Din Nedir"i, "Ölüm Manifestosu" ve "Üç Ölüm" gibi insan, yaratıcı ve ölümü ana tema olarak ele aldığı hikâye ve romanları yazdı. Tolstoy, 82 yaşında eşiyle yaşadığı geçimsizlik ve kavgalara kızarak çocukluğundan beri yaşadığı Yasnaya Polyana'daki evini terk etti. 20 Kasım 1910'da Odesa-İstanbul üzerinden Bulgaristan'a gitmeye çalışırken zatürreeye yakalandı ve Astapova'da metruk bir tren garında hayata veda etti. Vasiyeti sebebiyle Yasnaya Polyana'daki çiftliğinin sessiz ve gölgeli bir yerine gömüldü.


Yeni Şafak 21 Mayıs 2005

Hiç yorum yok: