27 Eylül 2008 Cumartesi

Muhammed Alexander Russel Webb ( 1846)- (1916)

Muhammed Alexander Russel Webb ( 1846)- (1916)
Amerikalı Muhammed Alexander Russel Webb, 1846 senesinde Hudson şehrinde doğdu. New-York üniversitesinde okudu.Kısa zamanda çok sevilen ve çok takdir edilen bir fıkra yazarı oldu. St. Joseph Gazett ve Missouri Republican isimlerinde dergiler neşretti. 1887 tarihinde Filipinler’de Amerika konsolosu oldu. Müslüman oldukdan sonra kendini tamamiyle İslamiyeti yaymaya vakf etti ve Amerikadaki teşkilatın başına geçdi. 1916 senesinde vefat etti.Niçin müslüman oldum ?Bana, ahalisinin pek çoğu hıristiyan olan Amerikada doğan, büyüyünceye kadar mütemadiyen hıristiyan papazların yaptıkları vaazları, daha doğrusu saçmalıkları dinleyen, benim gibi bir insanın, niçin dinini değiştirerek müslüman olduğunu soranlar çok oldu. Ben de onlara, müslümanlığı niçin hayat rehberi olarak seçtiğimi, kısaca şöyle anlatdım: Müslüman oldum! Çünkü, yapdığım incelemeler, araştırmalar, insanların ruhi ihtiyaçlarının, ancak müslümanlığın koyduğu sağlam esaslarla temin edileceğini gösterdi.Ben daha çocukken bile, hıristiyanlığa bir türlü iki elle sarılamamıştım. Yirmi yaşıma geldiğim ve artık reşid olduğum zaman, kilisenin herşeyi günah sayan ve can sıkıcı terbiyesine tamamen isyan etmiştim. Yavaş yavaş kiliseden ayrıldım ve bir daha dönmedim. Metafizik sorulurBenim araştırıcı bir karakterim vardı.Her şeyin sebebini ve maksadını arıyordum. Bunlar için mantıki cevaplar bekliyordum. Halbuki, rahiplerin ve diğer hıristiyan din adamlarının bana verdiği cevaplar, beni tatmin etmiyordu. Onlar, çok defa suallerime tatmin edici cevaplar verecekleri yerde, “Bunları biz anlayamayız. Bunlar ilahi sırlardır” diyorlar veya “Bunu bizim aklımız kavramaz” gibi kaçamaklı bir cevap veriyorlardı. Bunun üzerine, bir yandan şark dinlerini, diğer taraftan meşhur filozofların eserlerini incelemeğe karar verdim. Filozoflardan Mill, Locke, Kant, Hegel, Fichte, Huxley’in ve diğerlerinin eserlerini okudum. Bu filozofların eserlerinde, hep protoplazmadan, atomlardan, moleküllerden, taneciklerden bahs olunuyor, fakat “İnsanın ruhu ne oluyor, öldükden sonra nereye gidiyor, bu dünyada ruhun nasıl terbiye edilebileceği” hakkında bir fikr bulunmuyordu. Halbuki İslam dini, insanın bedeni yanında, ruhu ile de meşgul oluyor ve bizi aydınlatıyordu. Bunun içindir ki, ben, ne yolumu şaşırdığımdan, ne de hıristiyanlara kızdığımdan veya ani bir karara kapıldığımdan dolayı değil, tam aksine inceden inceye tetkik ettikden, büyüklüğünü, ulviyetini, ciddiyetini, mükemmelliğini iyice anladıkdan sonra müslüman oldum.İslamiyetde esas, Allahu tealanın var ve bir olduğuna inanmak, Ona kendini teslim etmek ve O’na ibadet ederek lutuflarına şükretmektir. İslamiyet, bütün insanlara kardeşliği, iyiliği, sevgiyi emreder. Onlardan ruh, beden, dil ve iş temizliği ister. İslam dini, şimdiye kadar insanların bildiği dinlerin muhakkak en mükemmeli, en üstünü ve sonuncusudur

Hiç yorum yok: